Dolar Kurundaki Artışın Borçlanmalara ve Sözleşmelere Etkisi – Hukuki Sonuçları

Türkiye’de  özellikle son 10 yılda dolar /döviz kurundaki sert yükselişler , ekonomik krizler , ister kira sözleşmesi kaynaklı , isterse başkaca sözleşmelere dayalı dolar borcu olan herkesin aklına şu soruyu getiriyor.

Borcum arttı, bu durumu öngöremezdim,  ne yapmalıyım ?

Yürürlükte olan Türk Borçlar Kanunu’na göre Sözleşmeler Hukukunda asıl olan  “Ahde Vefa İlkesidir.” Yani bu ne demek, sözleşmede tarafların verdikleri söze uyması asıl kuraldır. Ancak, yasalar toplumun ihtiyacına ve değişen şartlara istisnai kurallar da belirlemiştir. Sözleşme Hukukun da bu istisnanın adı , “işlem temelinin çökmesi” dir.

6098 sayılı Borçlar Kanunun 138.maddesinde düzenlenen Aşırı İfa Güçlüğü hangi durumlarda uygulanır ve nasıl bir hak sağlar ?

Sözleşmenin şartlarının , yani tarafların borçlarının , sözleşmenin imzaladığı zamandan  daha ağır ve tarafların öngöremeyeceği nedenlerle ağırlaşması ve borçların yerine getirilmesinde aşırı güçlük çekilmesi maddenin özetidir.

Bu maddeyi son yıllar ve günlerdeki döviz/dolar kurunun yukarıya doğru aşırı artışı ile birlikte değerlendirirsek, bu durumun kişilerin öngöremeyeceği bir neden olduğu açıktır. Buna darbeler, küresel krizler, artan terör olayları, küresel para piyasalarındaki ani değişiklikleri de dahil edebiliriz.

Borçlar Kanunu 138.madde gerekçesinde aranan şartlar şu şekildedir:

  • Sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalıdır. Bu durum borçludan kaynaklanmamış olmalıdır.
  • Bu durum, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır.
  • Borçlu, borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır.

Peki, sözleşme  gereği dolar borcu olan bir kişi bu  madde karşısında ne istemelidir ?

Sözleşme gereği , yüklenilen edinimin sözleşmenin imzalandığı şartlardan daha ağır , katlanılmaz olduğunu , bu durumu öngörebilmesinin mümkün olmadığını , buna kendisinin neden olmadığını belirterek mahkemeden sözleşmeden günümüz şartlarına uyarlanması talebinde bulunabilir.

Eser sözleşmeleri için de bu durum geçerli mi ?

Eser sözleşmeleri ( inşaat sözleşmeleri ) ‘nde bu konu özel olarak işlenmiştir. Madde 480/2 “ …….Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Dürüstlük kurallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak fesih hakkını kullanabilir.”

 Peki , Yüksek Mahkeme bu talepleri  nasıl değerlendirmektedir ?

Yüksek mahkeme her döviz kuru artışını “ aşırı ifa güçlüğüne “ neden olan öngörülemez bir durum olarak kabul etmiyor. Yani , Türkiye açısından dövizdeki dalgalanmaları olağan kabul ediyor. Ancak tabi yine de her somut olayı , Medeni Kanundaki  “ Dürüstlük Kuralları “ çerçevesinde ve kendi özelinde değerlendiriyor.

Ancak , kanaatimizce ağustos 2018 tarihi itibariyle yaşanan ve döviz kurunda yukarı etki yaratan sert yükselişi ekonomi çevreleri dahi öngöremezken , diğer kişilerin öngörmesini beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır. Yani , doların bu sert yükselişi bizce öngörülemez duruma örnektir ve tarafı aşırı ifa güçlüğüne iter.

 

Dolar/döviz kurundaki artış haliyle bankalardan konut kredisi çeken bir çok tüketicinin de kafasında, peki şimdi faizler artacak mı ? sorusunu da getiriyor.

 

Dövizin/ doların yükselişine dayalı faizler arttığında, tüketicinin  daha önce çekmiş olduğu, devam eden konut kredisindeki faiz oranı da artar mı?

Bu noktada , Tüketici Kanunun’un tüketiciyi koruma ilkesi devreye girer. Tüketici Kanunu gereği konut kredileri de dâhil, tüm bireysel kredilerde faiz oranları tüketici aleyhine değiştirilemez. Dolayısıyla, tüketicinin kullanmış olduğu konut kredisi faiz oranında herhangi bir artış ve değişiklik yapılmaması kanun gereğidir.

 

ARABULUCU AVUKAT PENBE ÜNER KESKİN

 

Daha Fazla